24 Nisan 2012 Salı

Türkiye İçin Havuçlu Kek Tarifi Vakti


Keklerden hangisi diye sorsalar cevabım değişmez : havuçlu kek! Ve hayır, tahmin ettiğinizin aksine bunun Issız Adam'la hiç ilgisi yok. Ondan çoookkk çoookkk önce de havuçlu kek merakım vardı. Üstelik havucu sebze olarak çok seven bir insan değilimdir. Ama kekin içinde o havuç benim için şeker, tatlı, pasta, kısacası hoşuma giden her şey oluveriyo. I love havuç diyerek bu paragrafı bitirmek isterim.

Benim için ultimate havuçlu kek Starbucks'ın havuçlu kekidir. Bunu en en başta da söylemiştim. Ve yıllarca o hafif ıslak havuçlu kek tadını yakalamaya çalıştım. Bir sürü başarısız deneyim, sayısız tarif, sayısız farklı metot sonunda aradığım tarifi yaklaşık 2 yıl önce sonunda tutturdum! Ne zaman yaptıysam tarif başarılı oldu ve her seferinde en fazla 2 gün içinde tükendi. Kek&pasta camiasındaki ünümü biraz da bu keke borçlu olduğumu söyleyebilirim. Evet ben bir havuçlu kek üstadıyım! Önümüzdeki günlerde kendisinin cupcake versiyonlarını da denemeyi düşünüyorum. Bakarsınız nur topu gibi havuçlu cupcakelerim olur!

Gelelim sır gibi sakladığım havuçlu kek tarifime. Kağıdı kalemi hazırlayın, elinizdeki tüm tariflerin çöpe gideceğini ve bağımlısı haline geleceğinizi garanti ediyorum. Beğenmezseniz de suçu havuçlara bulucam, bilginize...

Önce malzemeler :
- 2 cup şeker (ben ölçü kapları kullanıyorum ama isterseniz tarifteki ölçüleri su bardağı olarak kendinize göre değiştirebilirsiniz)
- 1,5 cup zeytinyağı (işte muhteşem malzeme, keki bambaşka yapıyor)
- 4 yumurta
- 2 çay kaşığı tarçın (burada da yine standart ölçülerden tea spoon kullanıyorum)
- 2 çay kaşığı kabartma tozu
- 1,5 çay kaşığı karbonat
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 çay kaşığı vanilya özütü (vanilin de kullanabilirsiniz ama vanilya özütü ile muhteşem oluyor!)
- 2,25 cup un
- 3 cup rendelenmiş havuç (yaklaşık 3 havuca denk geliyor. Rendenin ince tarafında rendelemekte fayda var, yoksa bayağı salata gibi görünüyor kekin içinde)
- tercihe göre bir miktar ceviz ve/veya kuru üzüm (ben hep kuru üzümlü yapıyorum, ceviz bence biraz tuzlu kaçıyor bu keke)

Gelelim direktiflere.... Karıştırmaya başlamadan önce fırını 180 derecede ısıtmaya başlayabiliriz, sıcaklık ancak istenen seviyeye geliyor zaten. Önce zeytinyağı ve şekeri iyice bütünleşene kadar karıştırıyoruz. Sonra yumurtaları tek tek karışıma ilave ediyoruz. Yumurtalar mutlaka oda sıcaklığında olmalı. Benim tavsiyem kek yapmadan bir gün önce yumurtaları buzdolabından çıkarıp dışarda bekletmek. Yumurtaların tümü karıştıktan sonra sırayla un, ceviz/kuru üzüm ve son olarak havucu ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz. Tüm malzemeler tam anlamıyla birbirinin içine geçecek.

Gözünüz karışımın tam anlamıyla hazır olduğuna kanaat getirirse karışımı güzel bir kek kalıbına boşaltabilirsiniz. Büyük bir kalıp kullanmanızda fayda var. Çünkü bu karışım genelde çok kabarıyor. Keki önceden ısıttığımız fırında 35-40 dakika pişiriyoruz. Piştiğinden emin değilseniz bir bıçağın ucu ile veya bir kibritle pişip pişmediğini kontrol edebilirsiniz. Kekin içine narince batırdığınız kibritin ucunda hamur kalıntısı kalmıyorsa, havuçlu kekimiz fırından çıkmaya hazır demektir. Kibriti narince batırmak önemli. Dakikalarca emin olamayıp kekin üzerinde 15 tane kibrit deliği bırakmanın anlamı yok, kek pişerken lütfen sabırlı olalım.

Biraz soğumaya bırakıp kalıptan çıkarabilirsiniz. En sıcak haliyle kalıptan ayırmaya çalışırsanız kekin bazı yerleri kopabilir. Sonra tadı muhteşem, şekli inşaatları andıran kekinizle ortada kalakalmayın. (tecrübeyle sabit) Kek ve pastacılık işinde 3 altın kural : sabır, sabır, sabır! Pişirirken de, süslerken de hep sabırlı olucaz. Bazen ruhumuzu teslim edicez, ama hep keki yiyecek insanların yüzündeki ifadeyi düşünüp motive olucaz. Bunlar da havuçlu kekin son tüyolarıydı...

Bu gecelik benden bu kadar. Birileri bu tarifi deneyip başarılı oldu mu olmadı mı paylaşsa ne güzel olurdu! Hayat paylaşınca güzel?

23 Nisan 2012 Pazartesi

Cupcake Serüvenleri #3



Bu sefer oldu! 3. denememde yaptığım cupcake mükemmel olduğu gibi süslemeleri evlere şenlik oldu! Sevincimi ve beyaz puantiyeli kutularımda kekleri eve getirişimi görmeniz lazımdı. Sanırsınız kutularda kaşıkçı elması taşıyorum! Öyle bir özen, öyle bir gurur... Kremaları yana düşmesin diye yolda yavaş gidişim, bir gözümle sürekli kutuları kontrol edişim de cabası tabii... Geliyorum detaylara...

Cumartesi sabahı bir heyecan uyandım. Daha önce de yazdığım gibi cupcake kursum var. Saati 3 kere kontrol ettim, 11:00! Mutlaka bir şeyleri eksik yapıyorum, mutlaka bir malzemem eksik, o yüzden böyle oluyo diye çok eminim ve gidip o kursta hayatın sırrını çözücem, kararlıyım! Defterim (evet yanlış duymadınız çalışkan öğrenci olarak tarif defterim), kalemim ve büyük heyecanımla kursu alacağım Emirgan'ın yolunu tutuyorum. 4 kişilik olmasını beklediğim kurs, talebin 2 kişi olması nedeniyle 2 kişi+dersi anlatıcak kişi 3 kişi oluvermiş. Canıma minnet! Özel ders tadında öğrenicez diye daha da seviniyorum. Kursu Jupcake'in sahibi Ceylan Yiğit'in evinde alıyoruz. Jupcake'ten daha önce sevgili kocime doğumgünü cupcakeleri almıştım. Süslemelerine biz ve herkes öyle bayılmıştık ki, cupcake merakım ve maceram biraz da ondan sonra başladı diyebilirim. Kendisini test edip onayladığımız için bu işi ondan iyi kimseden öğrenemem diyerek kursu onunla almaya karar vermiştim, hiç de pişman olmadım.

Gittiğimizde salondaki masa hazırlanmış. Kırmızı üzerine beyaz puantiyeli masa örtüsü üzerinde 1 tane büyük, 2 tane küçük boy plastik kesme tahtası var. Yanlarında merdaneler, türlü çeşit kalıplar, hamurlar ve bir kutunun içinde renk renk boyalar... Daha gördüğüm bu tabloyla kendimden geçiyorum, allahım tüm günü burada geçirebilirim zevk ve sefa içinde! Kahvelerimizi içip sabaha başlıyoruz. Ceylan süper samimi, 1 yıl önce aldığım cupcakeleri unutmamış olamaz ama yine de sanki her cumartesi sabah bu saatte görüşürmüşüz gibi "Günaydın" diyip iki yanağımdan öpüyor. Oleyy! En sevdiğim şey samimi ve etrafında rahat olabileceğim insanlar. Sonra 3'ümüz beraber mutfağa geçiyoruz. Önce kekleri yapacağız, süslemeler sonra. Profesyonel bir pastacı olarak tabii ki Ceylan'ın mutfağında KitchenAid var. İtiraf ediyorum, kıskançlığımdan çatlıyorum! Bir mutfak aleti, bir kadının işini bu kadar kolaylaştırabilir! El mikseriyle dakikalarca tamamen kol kuvvetiyle çırptığım tereyağ, şeker, un, süt vs o aletin içinde hiç el sürmeden, sadece malzemeleri eklememizle karışıyor ve bir güzel cupcake hamuru oluveriyor! Bunlardan en kısa zamanda almam lazım, gözüm Esse indirimlerinde. Karıştırdığımız malzemeye bakıyorum, benim daha önceki denemelerimden çok da farklı değil aslında. Sadece benim daha önce limonla karıştırıp yapmaya çalıştığım buttermilk yerine bildiğin süt kullanıyor. Çok da güzel oluyor! Demek ki yabancı kitaplardaki tariflere bakıp buttermilk, tuzsuz tereyağ vs arayışına girmek gerekmiyor. Kek isteyince çok güzel oluyor! Bu arada Ceylan'dan bir sürü Türk, yabancı adres aldım. Sanırım artık vanilyamı da kendim yapmam gerekmeyecek. Türkiye'de de bulabileceğim yerler varmış. Şimdiden sevinç içindeyim!

Yaptığımız karışımdan tam 24 adet cupcake çıktı. Fırında iki katı kullanarak pişirdik. Tarifini bu harftaiçinde paylaşacağım. Kekleri fırında 15-20 dk tutmak yetiyormuş. Yani taş ettiğim red velvet cakelerimde yaptığım gibi 35-40 dk biraz fazla oluyor :)(acemi pastacının dramı) Bir de fırının kekleri fırına vermeden ısınmış olması çok önemli. Tam süreyi tutturmak için malzemeleri karıştırmaya başlarken fırını da açmakta fayda var. 175-180 derece yeterli. Tepeleri hafif parlayınca almak yeterli dedi. Bu arada kekler çok kabarmadı, böylesi makbulmuş. Ne fazla tepelek, ne çukur... Kek kağıtlarıyla aynı hizada olması yeterli. Kekler olurken biz de içerde önceden hazırlanmış yerlerimize geçip cupcakelerimizin şeker hamuru süslemelerini hazırlamaya başladık...

Şeker hamuru dediğiiniz şeyi şekle sokmak bayağı sanat! Elinizde kalıbınız olsa bile kalıp çıkarırken kaydırmamak, hamuru kirletmemek ve alt zemin üzerine hamuru düzgün bir şekilde yerleştirmek gerekiyor. Ama yine de itiraf ediyorum : ben çok daha zor olduğunu düşünmüştüm! Yeni moda silikon kalıplar ve kesme aletleriyle bu iş bayağı bayağı kolaylaşmış. Bazı şeyleri yapmak içinse kalıp yetmiyor, neyi nasıl kesip birleştirerek ne oluşturacağınızı bilmeniz gerekiyor. Bunun içinde birkaç tane yabancı yayın takip etmekte fayda var sanıyorum. Bu hafta bu konuda biraz araştırma yapmaya adıycam kendimi.

Süslerimizi hazırladık, keklerimiz oldu. Süsleri keklerin üzerine koymadan önce, pişen cupcakelerin içini koni şeklinde oyuyoruz ve içine nutella dolduruyoruz. (bu hafta nutella haftası oldu evet :)) Cupcake vanilyalı olduğu için nutella acayip yakışıyor! (zaten neyin içine yakışmıyor ki???) Doldurma işlemi bitince cupcakelerin içinden kestiğimiz konilerin altlarını kesip üstünü kekin oyuk kısmının üstüne şapka gibi kapatıyoruz. Yani cupcake dışardan hiç kesilmemiş gibi görünecek. Son olarak cupcakelerin tepesine de azıcık nutella sürüp şeker hamuru ile yapışmasını sağladık. Sonuç olarak kendi ellerimle işte bunları hazırladım :



Bu arada öğrendim ki her tarif tutarlı olmuyor. Yani sadece ben değilim elindeki tarifle kekinin kafası çöken, tatsız olan... Sonuçta herkesin iyi sonuç aldığı tarife can havliyle sarılması gerekiyor, benden söylemesi!

Bu süslemeler dışında butter cream de hazırladık. Ama bana biraz fazla yağlı geldi. O yüzden önümüzdeki günlerde daha hafif versiyonlarını denemeyi düşünüyorum. Doğrudürüst bir şey keşfedersem burada da paylaşıcam, no worries! Son tüyo : pudra şekeri bile olsa Türkiye'deki tüm pudra şekerleri buttercream için fazla iri taneli. Kremanız içinde ağzınıza çıtır çıtır şeker gelmesini istemiyorsanız bu alanda tek bir marka kullanmanız gerekiyor : Pudra şekerci Celal Usta! Kulağa komik geliyor biliyorum ama aldığım bilgilere göre Pelit bile yalnızca bu markayı kullanıyormuş, kısacası kendisi bir dünya markası. Şekeri pastamalzemeleri.com'da veya Celal Usta'nın kendi websitesinde bulabilirsiniz.

Bugünlük bu kadar, 3. denememde başarılı olmuş yorgun ama gururlu bir cupcake guru wannabe olarak, bu gece önümüzdeki haftanın kek planlarını yapıyor olucam. Tabii bir de yazıcağım tarifleri düzenliyorum, ilk tarif yarın :)

Herkese kutlu, mutlu bir 23 Nisan diliyorum!





20 Nisan 2012 Cuma

Türk Kadınının Nutella'yla İmtihanı



3. dönemin başlamasıyla tekrar okula döndüm. Uzun geceler, 3 kahve sonrası hala uyanılamayan sabahlar, ödevler, projeler, sınavlar... derken Temmuz'a gün sayıyorum. Sonrasında MBA'ini de bitirmiş bir eğitim aşığı olarak yeni projelerle ilgilenebiyo olacağım. (MSA'da uzun pasta eğitimleri en büyük hayalim!)

Boğaziçi'nde 3. dönem başlar da cumaları ders olmaz mı? Olur tabii! Biz artık birbirini 1 gün görmese özleyen, okula bir gün gitmese fenalaşan bir ekibiz. Evet biz, 8 kişi... Derse beraber giren, beraber geç kalan, beraber çıkan, beraber içen, beraber kaçan, beraber uçan... Bugün yine sardalya misali sınıfın en arkasına dizildik. Ama itiraf ediyorum, dersi dinlemekten çok uzağız. Oyun oynayanlar, twitter'da takılanlar, hatta online alışveriş sitelerini dolaşanlar... Derken iki kişi dayanamadı ve kendini mükemmel MBA villamızın bahçesine attı. Biz de dinliyor gibi görünüp dinlemeyenler grubuyuz. Yine de bir ihtimal bir yerden yakalar mıyım diye derste gösterilen videoyu izlemeye, ucundan konsantre olmaya çalışıyorum. Veeee sınıfta kalan iki kişi arasında (bkz. biri ben) şu diyalog gelişir :

K : Geçen gün Girandola'ya gittik.
A: Ayy ben daha sezonu açamadım.
K: Nutellalı dondurma yapmışlar...

Evet sevgili K cümlesini bitiremedi. Bütün K'lar mı bana karşı??? Nutella kelimesini duyduktan sonrası benim için tam bir muamma! Sınıf flulaştı, hayat anlamsızlaştı... Öyle ki o an kalbim Arnavutköy'de Girandola'da atıyo! "Tabanları yağlamak" bilmiyorum burda uygun kaçtı mı ama, daha doğru bir kelime öbeği bulamıyorum! Arabaya nasıl bindim, yolu nasıl gittim, hiçbir zaman yer olmayan İspark'ta nası ufacık bir yere sığıştık bilmiyorum... Ama evren işte... Enerji savunucuları doğru söylüyor, isterseniz alıyorsunuz ey Türk halkı!

Girandola, bana kalırsa İstanbul'un en güzel dondurmacısı! Hatta güzel az kaldı, muazzam. Yıllar önce Hürriyet İK'da sahibinin alternatif kariyer hikayesini okuduğumu hatırlıyorum. Kurumsal hayattan kaçış, İtalya'da dondurma kursu için hocaların kapısında yatış, derken talep az diye açılmayan kursu azimle açtırış... Sonrası tam bir başarı hikayesi bence. O ufacık dükkan hiç boşalmıyor, kapıda kuyruk hiç bitmiyor. Bağdat Caddesi ve Nişantaşı'nda şubeler açtılar. Zincir dondurmacı mı oluyorlar ne??? Üstelik her sene yeni yeni tatlar geliyor! İşte Nutellalı dondurma da bu senenin sürprizi. En büyük kutudan aldık, ne yazık ki ilk seçimimi nutellalı dondurmadan yaptığım için en altta o kaldı, erişmek için tam 3 top dondurmayı bitirmem gerekti! Ama ulaştığımda... Aman tanrım o nasıl bir lezzet! Ne dert kaldı ne tasa! Nutellanın içinde bir fındık tanesi olsam da, o çikolata havuzundan hiç çıkmasamın hesabını yapıyorum. Ve ben bu satırları yazarken... Hala Girandola'yı düşünüyorum.

Kurumsal hayata veda? Belki bir gün?...

17 Nisan 2012 Salı

Cupcake Serüvenleri #2

Kakaolu kek yapmayalı uzun zaman olmuştu... Eğri oturup doğru konuşalım : bir paket çikolata veya bir kavanoz nutellayla sempatisini kazanamayacağınız bir kız yeryüzünde yok! Ama kakao veya çikolatalı pasta diyince işin rengi değişiyo. Herkesin tatlı anlayışı farklıdır. Kimi aldığı bir çatalda dünyaları bulmak ve o bir çatalla yetinmek ister. Benim gibi bazıları ise çatlayana kadar yiyebileceği tatlıları sever. Çikolata 3. lokmadan sonra beni zorladığı için çikolatalı pasta veya çikolatalı keki çok tercih etmem. Tercihim çikolata tadını biraz meyve ile veya beyaz kremayla yumuşatmaktan yanadır. Nutella yerken mi? Yanımda her zaman bir bardak suyum hazır bulunur ki tıkandığımda yolları tekrar açsın :) (küçük oburun büyük dünyası!)

Mükemmel cupcake'e giden yolda elbet karşıma çikolatalı kekler, çikolatalı frosting ve hatta süslemeler çıkacaktı. Erken kalkan yol alır dedim ve çikolatalı cupcake için kolları sıvadım. Kakao paketini açtığım anda kakonun ellerime, yüzüme, tezgaha ve halıya toz zerrecikleri halinde dağılması bir oldu. Önümdeki karışıklığa baktım... Ve bu kokuyu ne çok özlediğimi farkettim! Mis gibi toz kakao kokusu... Ellerinizdeki kakaoyu yıkamak istersiniz ama iyice su akıtana kadar kakao çıkmaz. Hata iki elinizi kavuşturarak yıkamaya çalışırsanız kakao arada ezilir ve parmaklarınızdaki ince çizgilere dolar. İşte o yumuşak kako dokusunu çok özlemişim! Eskiden ne çok kakaolu kek, kurabiye, vs yapardım... Araya yaş ve milyonlarca diet girdi tabii, o arada biraz uzaklaşmıştık. Bu vesileyle barıştık ve tekrar kaynaştık. Selam kakao!

Cupcakeler için öncesinde fırını 175 dereceye ayarladım. Sonra her zamanki gibi tereyağ ve şekeri krema kıvamına gelene kadar çırptıktan sonra iki yumurtayı teker teker karışıma ekledim. Son olarak da beraber eleyerek karıştırdığım un, karbonat, kabartma tozu ve kakao karışımını. Karışımı fırına vermeden önce kokladım, bu mis kokuyla kötü bir kek çıkması imkansız diye düşündüm. Parmaklarımı çaprazladım ve evrene güzel kek msglarıyla kalıbı fırına verdim.

25 dk. sonra keklerim top kıvamını almış, kabarık parlak birer tatlıya dönüşmüştü. Cupcake kalıbımı fırından çıkarıp kekleri soğumak üzere tezgaha bıraktım. Tabii ki kalıbı çıkarırken parmağımı yaktım! Parmağımı soğuk suya tutup bepantene sürmek üzere 5dk. içeri gittim, geri döndüm kiii.... Başıma gelenler! Keklerimin havası sönmüş :( Hepsi tepesi çukur granitlere dönüşmüş. Belli ki unu az koydum. 1 saatlik emeğime ne kadar üzüldüğümü size anlatamam. Neyse ki tatları çok güzel, evde test etmeye devam ediyorum. Hala eşe dosta dağıtma kıvamına gelemediler malesef....

Bu arada frosting olarak tereyağlı, sütlü çikolata ve süt içeren bir karışım denedim. Size tavsiyem, çikolata süslemesinde sütlü çikolatayı ya kullamayın ya eser miktarda kullanın! Sütlü çikolata zaten yapısı gereği yağlı, bir de içine tereyağ ve süt ekleyince karışımın yağ içinde yüzdüğünü söylememe gerek yok sanırım. Yine bir hayal kırıklığı, yine uykusuz geceler... Ama inanıyorum, cupcakelerle aramı düzelteceğim. 3 gün, 5 gün, 15 gün... Whatever it takes!

Bu olumsuz tecrübelerden sonra cumartesi günü katılacağım kurs ilaç gibi gelecek. Tabii katıldığım her ortamdan 100 bin milyon hikaye çıkarmam da cabası. Burası pasta dükkanı değil, dedikoduya da yer var bence...O yüzden cumartesiye bir bardak kahveniz ve bir tabak tatlınız hazır olsun. Dedikodularım ve tüyolarımla geliyorum ;)

PS : Arkamdan "vah vah sırlarıyla gitti!" sızlanmaları istemiyorum. O yüzden önümüzdeki haftadan itibaren sırlarımı paylaşmaya başlıyorum. Özel kek ve pasta tarifleri önümüzdeki haftadan itibaren ara ara en sevdiğiniz cupcakes by me dükkanında! Havuçlu kekle başlıyoruz. İddia ediyorum, vereceğim tarifle naparsanız yapın kötü bir kek yapamayacaksınız :)

15 Nisan 2012 Pazar

Cupcake Serüvenleri #1

Sevgili pasta severler;

Biliyorum ne zamandır yazamadım. Ama yazamadığım her gün aklımın bir köşesinde yarın ne yazsam konusu vardı. İşin aslı o kadar çok sınav, proje, ödev arasında pasta namına bir şeyler yapıp paylaşıcak durumum bile olmadı. Nisan ayı itibariyle özgürlüğüme kavuştum. Ve tabii pastalarıma! Elimden kakao kokusu ve yanıklar eksik olmuyor. (evet hala fırından bir kek kalıbı çıkarmayı beceremiyorum!) unum ve şekerimle mutluyum, mutfağıma yapışmak, mutfak önlüğümle uyumak istiyorum. Ev ziyaretine geleceklere de şimdiden söylüyorum, Esse veya Bernardo'nun pasta bölümüne girin gözünüze kestirdiğinizi alın her şey kabulümdür. (yeni evli pastacının dramı)

Adı cupcake ile başlayan bir blog olur da blog sahibinin cupcake tecrübesi eksilerde olursa nolur? Blog sahibinin uykuları kaçar! Utancım büyük, ama utancımdan büyük pasta sevgim var, içinde krema olsun da nolursa olsun yaparım modundayım. Bu da neticede kurumsal bir can, haftanın her günü pasta yapmaya vaktim yok, yapınca da gerçekten güzel yapıcağıma emin olduğum şeyler yapıyorum. (bkz. kolaya kaçıyorum) Ama geçen hafta itibariyle artık zamanıdır dedim ve "red velvet cake"le pazara giriş yaptım.



Red velvet cake adı üstünde kırmızı bir kek. Aslında kırmızının hafif bordoya çalan bir renk olması gerekiyor. Ama sağolsun gıda boyasını aldığım dükkan elimin gittiği bordolara kaşını gözünü kaldırıp "bunlarla istediğiniz tonu yakalayamazsınız, bunu alın" diye öyle bir kırmızı vermiş ki, maşallah üzerine beyaz ay yıldız çizsem Türk Bayrağı yapıcakmışız. Siz siz olun, gözünüzün tutmadığı gıda boyasını almayın! Kekin içeriğine gelince... Cupcakeleri süsleyeceğimiz krema, peynirli ağır bir krema olduğundan kekin için standart kek malzemeleri olan un, şeker, tereyağ, vanilya, kabartma tozu,... vs dışında ekstrem bir malzeme kullanmıyoruz. Kek, tadını bol tereyağından ve tepesindeki peynirli şapkasından alıyor. Her cupcake'te olduğu gibi önce tereyağ ve toz şekerin krema kıvamına gelene kadar çırpılması gerekiyor. Sonra teker teker yumurtalar ve unlu karışım eklenip iyice çırpılıyor. Bu arada bu vesileyle sonunda hazır olan vanilya özütümü kullanma fırsatı buldum. Kesinlikle marketlerdeki vanilinden bambaşka bir tat! Keki ısırırken ağzınıza vanilya tadı ve burnunuza mis gibi vanilya kokusu geliyor. Bir aksilik olmazsa artık vanilin kullanmam.

Red velvet cake yolculuğumun sonunda malzemeleri ya çok çırptığımdan ya da gereğinden fazla pişirdiğimden keklerim biraz sertleşti. Hatta tüm keklerimde denek olan sevgili kocamın "bunları çöpe atma birbirimize sinirlenirsek kafamıza atarız" esprilerine maruz kaldım. Bu kötü tecrübenin sonucu olarak da kendime bir mutfak saati aldım. Evet, bundan sonra bu mutfakta her şey süreli olacak. Yatmadan önce sütünüzü içmek için 1dakikalık süreniz başladı!



Kremanın tadı ise muhteşem oldu! Yalnızca markette krema sertleştirici bulamadığımdan kıvamı pudra şekeriyle yakalamaya çalıştım. O da kremamı biraz tatlı yaptı. (biraz mı, şeker ötesiydi!:)) Kremanın içinde labne veya mascarpone peyniri kullanmak gerekiyor.

Sonuç : Keklerim kırmızı renkleri ve muazzam şekilleriyle usta bir pastacı elinden çıkmış gibi görünmekle beraber sertlikleriyle kalbimi kırdılar. Şekilci bir insan olmakla birlikte, kocamdan başka denekler kullanabilmem için keklerimin biraz daha yenilir yutulur olması gerekiyor. Boğazda takılan kekler, diş kırılma vakaları vs istemiyorum. Ama dediğim gibi, bundan sonra mutfağımdaki şahane mutfak saatimle bu fırında hiçbir kek kendine ayrılan sürenin üstüne kalamaz!


Cupcake maceralarımın devamı bu hafta... Önce çikolatalı cupcake yapıcak, sonra da cumartesi günü katılacağım cupcake kursunun detaylarını paylaşacağım. Eee bu hayatta hiçbir zaman oldum dememek lazım! Her pastacının, diğer pastacıdan öğrenecek şeyleri vardır ;)

Kocaman cupcakeli, tatlı rüyalar...

PS: Mutfak saatimi tchibo'nun geçen haftaki kampanyasından aldım, ilgili alışveriş canavarlarına duyurulur!

16 Şubat 2012 Perşembe

Yumurtasız Mozaik Pasta

Mozaik pastaya bayılırım! Ama mozaik pastanın içindeki pişmemiş yumurta beni oldum olası rahatsız etmiştir. Özellikle de kış aylarında kabusumuz olan kuş gribi sonrasında olabildiğince pişmemiş yumurta kullanmamaya çalışıyorum. (evet muhteşem sesim için sabahları çiğ yumurta içmeyi de bıraktım)

Sabahtan beri süregelen "Allahım ne çok işim var hepsine nasıl yetişicem?!" sorumun cevabını akşam saatlerinde vererek hiçbi şeye yetişmemeye karar verdim. Kendimle baş başa geçirdiğim bu özel sevgililer günü sonrası aktivitemde bana Müzeyyen hnm ve bir kadeh beyaz eşlik etti :


Ama 20:00 itibariyle boş oturanı kimse sevmez duygum ağır bastı ve bayramlık önlüğümü giyip dolapta ne var ne yok kontrol etmek üzere mutfağa hareket ettim. Tamamen göz kararı ve elimdeki malzemelerle son derece yaratıcı bir şekilde yapılmış Cupcakes By Me tarzı mozaik pasta tarifimi paylaşmaktan gurur duyarım :

- 2 paket Eti Burçak (evet petit beurre değil. Nolcak dünyadaki tek bisküvi o mu??)
- 1 su bardağı süt
- 3/4 çorba kaşığı kakao
- 1 paket vanilin
- 1/2 su bardağı pudra şekeri
- 35 gr tereyağ (eritildikten sonra eklenmesi gerekiyor)
- sihirli malzeme : 1 limon kabuğu rendesi

Malzemeleri karıştırmayı kuzeninize, yeğeninize, çocuğunuza bile yaptırabilirsiniz. Burada önemli olan tek şey bisküvilerden önce diğer malzemeleri iyice karıştırıp topak olmalarını önlemek. Bisküvileri kırmak içinse size son derece kolay bir sır vereceğim, kağıt kalem hazırlansın!

Bisküvileri önce bir naylon poşet içine koyun. Naylon poşeti mutfakta bulunan bir kurulama bezine sarın. (aşağıda uygulamalı olarak da gösteriyorum, şanslısınız) Sonra ise bezi bohça gibi katlayarak ucundan tutun ve mutfak tezgahına vurmaya başlayın. Doğru duydunuz, vurun! Tüm hıncınızı bisküvilerden çıkarıncaya kadar tezgahı dövün. Bezi açtığınızda bisküvilerin un ufak olduğunu göreceksiniz. Blender'a para harcamaya son!




Son olarak ise dikdörtgen bir kap içinde karışımınızı yağlı kağıda sararak buzluğa koyun ve katılaşmaya bırakın. Katılaşmamasına rağmen size pastanın akıbetini bildirmek için ucundan tadına baktım. Süper olmuş! Sütü biraz daha az tutarak daha katı bir karışım elde edebilirdim ki ben mozaik pastanın sert, tatlı ve bol bisküvilisini severim.

Son öneri: çikolata eritip eklerseniz mozaik pastanın tadı tam bir çikolata tadında olur.

Afiyet olsun çikolar!

14 Şubat 2012 Salı

En Güzel Cupcake Nerde?

Cupcakeçiyim, en iyi keki ben yaparım vs diye övünmek kolay. Önemli olan bunları somut verilere dayandırmak dedim ve ufak çaplı bir pazar araştırmasına giriştim. İstanbul'da kimler cupcake yapıyo, nasıl yapıyo, nerde satıyo vs diye araştırırken karşıma İstanbul Cupcake Factory diye bir şey çıktı. Tam da Cheesecake Factory yazımın üstüne gelince, uu baby güzel isim diyerek siteyi incelemeye başladım. About us bölümünden anladığım kadarıyla vakti zamanında bir süre Amerika'da bulunmuş anne oğul, Amerika'daki Magnolia Bakery ve oradaki tatları baz alarak burayı kurmuşlar. Magnolia Bakery gibi iddialı bir referans ve bence Cheesecake Factory'den esinlenmiş ismiyle hmm deneyelim bakalım dedim ve menüyü incelemeye başladım.
Yaklaşık 14 farklı çeşit arasından içeriğine ve tabii ki resmine bakarak sipariş verebiliyorsunuz. Bazıları ganaj, bazıları frostingli cupcakeler arasından ben yine favorim red velvet'ı sipariş ettim. Bu noktada bence eksiklik olan bir-iki noktayı belirtmem gerekiyor: Birincisi online sipariş verilemiyor, ki bence büyük eksi! Tüm dünyanın e-ticaret üzerine döndüğü bir zamanda alışverişimi online olarak yapıp ödememi yapabilmeyi beklerdim. İkincisi her çeşitten en az 6 tane sipariş etmeniz gerekiyor. 6'lı sipariş ücreti 30 TL. Fiyat böyle olup evde de iki kişi olunca yalnızca bir çeşit sipariş edip deneyebildim. Gerçi siparişi bizzat "anne" getirdi. Ondan öğrendiğim kadarıyla dükkan konseptinde değil, direk sipariş üzerine çalışıyorlamış. Bu nedenle ellerinde her zaman her çeşitten olmadığını varsaydım. Üçüncüsü ise siparişinizi adrese teslim edebiliyorlarlar ama Armutlu'dan Etiler gibi yakın bir mesafeye 10TL'ye getirdiler. Bence gönderim ücreti oldukça yüksek. Daha sürdürülebilir bir iş modeli için bu ücretin kesinlikle azaltılması gerekiyor.

Siparişi cuma günü verdim, pazartesi bana ulaştı. Görüntüleri tek kelimeyle harika bu noktada diyecek hiçbir şeyim yok.





Tadına gelince frosting gayet güzel, ancak cupcake'in bence biraz daha moist olması gerekirdi. Kısacası ismini cismini gördüğüm zamanki kadar vaovvv olmadım. Ama kesinlikle iyi bir girişim ve güzel bir sunum. Bu arada kekleri firmanın sticker'ı ile süslenmiş bir kutu ve kese kağıdı torbada teslim ediyorlar. Cupcake gibi eğlenceli bir şey için ben kesinlikle daha neşeli bir tasarım ve paketleme seçerdim. Ama herkesin keki kendine tabi :)

İlk pazar araştırmamdan benden çok daha iyi yapanlar var hüznü ve haseti ile çıkmadığım için huzurluyum. Hala ben daha iyi yaparım iddiamı sürdürüyorum. Keşfetmeye devam...

Hakkımda

Fotoğrafım
Pasta yapmayı sevmekten ötesi, pastaya duyulan aşk benimkisi! Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun oldum, yetmedi MBA yaptım. Ama hiçbiri beni pasta yapmak kadar mutlu etmedi! Şimdi küçük mutfağımda gece gündüz pasta yaparak kendimi geliştiriyorum. Kim bilir belki bi gün...